Esra Ertuğrul (@bebeimgeliyor) ile Emzirmeden Bebek Bakımına Kadar Her Şeyi Konuştuk!

Gebe.com takipçileri için kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Ben Esra Ertuğrul. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale hemşirelik fakültesi mezunuyum. Lisans eğitimim bittikten sonra önce İstanbul Üniversitesi, daha sonra Marmara Üniversitesi Sağlık Kurumları Yöneciliği Anabilim Dalı'nda yüksek lisansımı yaptım. Yüksek lisansımı yaptığım sırada ise İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi içinde 'Kadın ve Çocuk Sağlığı Araştırma Eğitim Bilimi' adıyla özel bir birim açılmıştı. Bu birimin içinde Avrupa Topluluğu'nun desteklediği bir projede çalıştım. Proje dahilinde bir hamile okulu kurulmuştu ve ben de eğitim hemşiresi olarak görev almıştım. Kliniğimize başvuran annelere her haftasonu bir eğitim veriyorduk. Orada yaklaşık 5 yıl çalıştım. Sonrasında ise özel bir hastanede tüp bebek koordinatörü olarak çalışmaya başladım. Bir süre sonra 'bu eğitimleri kendi merkezimde versem nasıl olur?' düşünmeye başladım. Sonuç olarak, yaklaşık 3 yıl önce kurumsal hayattan tamamen ayrıldım ve bir buçuk yıl önce kendi merkezimi açtım.  

'bebeimgeliyor'u açarken imlâ hatası yapmışım'

Şu an bulunduğunuz noktaya nasıl geldiniz?

2007 senesinde 'bebeimgeliyor' isimli bir bloğumu açmıştım. Hatta 'bebeimgeliyor'u açarken imlâ hatası yapmışım. Bilerek değil yani oradaki 'ğ' harfinin olmayışı, yanlışlıkla... Sonra o haliyle bırakmaya karar verdik. Sırayla Facebook ve Twitter hesaplarımız açıldı. İlerleyen süreçlerde diğer blogger arkadaşlarımızla tanıştık. Sosyal medyaya gönüllü emzirme danışmanlığı yaparak girdim. Emzirme ile ilgili tüm soruları kâr amacı gütmeden elimden geldiğince cevaplamaya başladım. Fakat asıl değişimi İnstagram hesabımız açılınca yaşadık. Çünkü insanlarla olan iletişimimiz farklı bir boyut kazandı. Birbirimizi görmeye ve tanımaya başladık. Bu arada bir yandan bloğumuz da büyümeye başladı ve bu noktaya kadar ulaştık.   

  

'Hemşirelik okulları rahibeden hallicedir'

Hamilelerin ve yeni annelerin neredeyse ihtiyacı olan tüm bilgileri verdiğiniz bir kursunuz var. Hamile kursunu açma fikri nereden çıktı?

En büyük hayalim hamile kursu açmaktı. Çapa'da çalışırken bu kadar isteyeceğimi tahmin etmiyordum. Açıkcası hemşirelik okulları rahibeden hallicedir. Mezun olduğunuzda hocanız 'siz burada çalışacaksınız' derse itiraz edemezsiniz. Ben de itiraf etmek gerekirse öyle işe girdim. Daha sonra Çapa'da eğitim vermeyi yavaş yavaş sevmeye başladım. Bir yandan da kendi merkezimi açmayı iyice kafamda kuruyorum. Tabii o zamanlar Türkiye'de bir tek Ayşe Öner vardı. 'Acaba ben de yapabilir miyim?' diye düşünmeye başlarken 2007 yılında bir baktım ki işin işindeyim.

Hamile kursunda anne adayları ve annelere hangi konuda eğitimler veriyorsunuz?

Hamilelik sürecinden doğuma, bebek bakımına ve hatta alışverişe kadar bir çok paket programımız var. Başka örnekler vermek gerekirse; bebekli evlerde güvenlik önlemleri, bebek masajları ve ilkyardım eğitimleri gibi annelerin işine yaracak pek çok eğitimimiz oluyor. Bunların dışında her ay emzirme destek toplantıları yapıyorum. Ek gıda ile Baby Led Weaning (bebeğin ek gıda ile tanışması ile başlayan ve kademeli olarak anne sütünden kesilmesini sağlayan süreç) dediğimiz yöntemi anlatıyorum ve seminerler düzenliyorum. Aynı zamanda tadım atölyelerim oluyor. Tadım atölyelerinde eğitimlerime gelen annelere yemekler hazırlıyorum ve hep beraber gün boyunca hem eğleniyor hem de bir şeyler öğreniyoruz.   

  

Eğitimleriniz teorik mi oluyor yoksa pratik mi? Kadınlar, eğitimlerinize dilerse bebekleri veya eşleriyle katılabiliyor mu?

Eğitimlerimizin çoğu uygulamalı oluyor. Tek başlarına katılabilecekleri gibi eşleriyle ve bebekleriyle de katılabilirler ki ben de zaten eşleri ve bebekleriyle gelmeleri taraftarıyım. Bebek bakımı eğitimlerimiz tamamen uygulamalı gerçekleşiyor. Önce ben annelere o günkü konumuzu uygulamalı olarak gösteriyorum. Daha sonra ise annelerden aynı şeyi yapmasını talep ediyorum. Bebeğin yıkanması, altının değiştirilmesi gibi konularımız oluyor. Emzirme eğitimlerim ise genelde sohbet halinde geçiyor. Arkadaş gibi oturup sohbet ederek eğitimlerimizi tamamlıyoruz.

Özellikle emzirme eğitimleri ile ön plana çıkıyorsunuz. Kadınlar emzirme eğitimine sizce ne zaman başlamalı?

Emzirme eğitimlerime hem hamile hem de yeni anneler geliyor. Benim tavsiyem emzirme eğitimlerine gebeyken başlanması gerektiği yönünde. Çünkü bebek doğduktan sonra ilk 1-2 hafta anneler biraz kafa karışıklığı yaşıyor. Halbuki anne eğitim aldığında ve olması gerekenleri biliyor olduğunda daha rahat oluyor. Bir de itiraf etmek gerekirse bizim kültürümüzde her şeye müdahale etme durumu var. Emzirme döneminde herkes anneye tavsiyeler vermeye çalışıyor. Bu da annenin kafasını karıştırıyor. Dolayısıyla annelerin gebeliğinde gelmesi ve bilgilenmesi kesinlikle daha yararlı oluyor.  

'Emzirme danışmanıyım fakat sütüm yok!'

 

Sizin hamilelik ve emzirme döneminiz nasıl geçti? Yaşadığınız herhangi bir aksilik oldu mu?

Açıkcası benim hamilelik ve emzirme dönemim biraz sorunluydu. Altuğ'dan önce iki kere düşük yapmıştım. Üçüncü denememde Altuğ'a hamile kaldım fakat hamileliğim hep kanamalarla geçti. 30. haftamda erken doğum tehditiyle hastaneye yattım. O sıra bir de böbrek enfeksiyonu oldum. İlerleyen günlerde tedavim tamamlanmıştı ve son kontrollerim yapılırken Altuğ'un kalp atışını duyamadık. Apar topar sezaryen doğuma alındım. Ameliyata alınırken 'bebeğimi kaybettim' düşüncesi kafamın her yerinde dolaşıyordu. O an yaşadığım duyguları anlatmam mümkün değil. Tabii Altuğ'un erken doğacağını önceden bildiğimiz için akciğerini geliştirecek ilaçlar kullanmıştık. Bu nedenle süreci sorunsuz bir şekilde atlattık. Emzirme dönemime gelirsek, biraz endişeli geçti diyebilirim. Yaşadığım stresten dolayı sütüm yok denecek kadar azdı. Düşünsenize, emzirme danışmalığı yapıyorum ve sütüm yok! Sürekli sütümü sağmaya çalışıyordum. Bir de benim göğüs ucum içe kaçıktı ve memem emzirmeye elverişli bir yapıda değildi. Buna bir de Altuğ'un erken doğumu nedeniyle küçük olması ve emerken hemen yorulması eklenince, doğumdan sonra tam 2 ay lohusalık depresyonu yaşadım! Anlayacağınız, oldukça stresli bir süreç geçirdim.   

  

Tüm bunlarla nasıl başa çıktınız peki?

Ne zaman kendimi dışarıya atmaya başladıysam ve insanlarla emzirme dışında bir şeyler konuşmaya başladıysam, o zaman vücudum kendini toparlamaya başladı. Kafamı rahatlattıkça sütüm de arttı. Fakat 9. aydan sonra bu sefer de Altuğ emmeyi kesti. 15. aya kadar sütümü sağarak vermeye başladım. Ama 14-15 cc anca çıkıyordu. Sanki dünyanın en zor sürecini yaşıyordum. İşte, annelere emzirme konusunda bu kadar çok destek olmaya çalışmamın nedeni; kendi hikayem. Çok iyi bildiğim bir konuda sorun yaşamam bende stres yarattı. Bir şeyleri çok bilmek de galiba strese neden oluyor.  

'Tüp bebek tedavisi gören forum okumasın'

Tüp bebek tedavisi gören takipçilerimize önerileriniz var mı?

9 yıl boyunca tüp bebek merkezinde çalıştım. Haliyle çok fazla tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olan tanıdığım oldu. Onların da bol bol hikayelerini dinledim. Tüm bu tecrübeler neticesinde elbette birkaç önerim var. Öncelikle kesinlikle forum okumamalarını öneririm. Çünkü forumlar hep olumsuz hikayelerle dolu yerler. Oysaki tüp bebek sürecinde, sonu pozitif olan hikayeler dinlemek gerekiyor. Yine bu dönemde kişinin kafasını dağıtacak hobiler bulması çok önemli. Çünkü kafanızı ne zaman rahatlatırsanız tedavi o zaman başarılı oluyor. Bir de doktora güvenmek gerekiyor. İki denemeden sonra olmuyor deyip doktor değiştirmeyi doğru bulmuyorum. Çünkü o süre içinde hormonlar yeni yeni etkilerini göstermeye başlıyor olabilir. Son olarak; acıları varsa eğer, o acıları yaşayıp noktalamalarını ve sürece öyle devam etmelerini tavsiye ederim.

Sosyal medyayı da çok sıkı takip ediyorsunuz. Sosyal medyada olma fikri nereden çıktı?

Ben hamile okulunu açmayı düşünürken etrafımı incelediğim zaman herkesin sitesi olduğunu fark ettim. Ancak benim için henüz muallakta olan bir site için inanılmaz fiyatlar istiyorlardı. Daha sonra bir arkadaşımın tavsiyesi ile blog açmaya karar verdim ve Altuğ ile olan deneyimlerimi bloğa aktarmaya başladım. Tabii o zamanlar kimsenin blogtan haberi yok. Bir süre sonra nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde diğer blogger anneler ile tanıştık. İletişimimizi geliştirmeye başladık ve tesadüf eseri çoğumuz aynı anda gebe kaldık. Bu sırada Facebook hesabımız açıldı ancak çok aktif değildik. Hepimizin doğum yaptığı dönemlerde ise Twitter hesabımızı açtık. Ama Twitter'ı başlarda mesajlaşılan bir yer gibi kullanıyorduk. Düşünün şu anki Whatsapp gibi... Bu sırada kendi sitem hacklenmez mi? Haydaa, sıfırdan yeni bir site açtık. Tabii bir yandan da diğer blogger anneler ile birbirimizi desteklemeye devam ediyoruz. Bir süre sonra markalar bizi keşfetmeye başladı. İnstagram hesabı açılınca ise işler biraz daha büyümeye başladı. Süreç ilerlerken kâr amacı gütmeden emzirme ile ilgili neler yapabilirim diye düşünmeye başladım ve Skype üzerinden canlı eğitimler vermeye başladım. Bu arada belirtmeden edemeyeceğim. Teknolojiyle aram hiç iyi değildir. Sosyal medya hesaplarım ne ara bu noktaya geldi inanın ben de bilmiyorum. Şu ana baktığımızda ise hiçte fena olmayan bir takipçim var.    

Buraya tıklayarak röportajın devamını okuyabilirsiniz.