Annelik Hüznü mü, Depresyon mu?
"Bebeğimi çok seviyorum ama bazen ona yetemeyeceğimden endişe duyuyorum."
"İçimde tarif edemediğim bir duygusallık var."
"Birden ruh halim değişiyor."
Doğum sonrası hüzün ya da diğer bir adıyla annelik hüznü olarak adlandırılan durum yeni bir kavram değil. Basitçe; doğum sonrası yaşanan duygu değişikliği olarak tanımlanıyor. Bu hüznü yaşayan yeni annelerde, mutluluk hissi yerini hızlıca yetersizlik endişesi ile değiştirebilir. Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi/Uzman Öğr. Yasemin Ünal, doğum sonrası depresyon ile ilgili bilinmesi gerekenleri yazdı...
Annelik hüznü neredeyse tüm annelerde farklı derecelerde yaşanır ve oldukça normaldir. Genelde doğumdan kısa bir süre sonra kendiliğinden regüle olur. Ancak regüle olunamayan bazı ekstra durumlarda işler yerini “postpartum depresyon” ya da diğer bir adıyla “doğum sonrası depresyon”a bırakabilir. Doğum sonrası depresyonda, annelik hüznünden farklı olarak daha ciddi bir tablo söz konusudur. Bebeğe birincil bakım veren annenin hayattan keyif alamaması, yaşamsal faaliyetleri sürdürmek için anneye muhtaç olan bebeğin aldığı bakımın kalitesini de etkiler. Sağlıklı bir anne-bebek ilişkisi kurabilmek için anne ve bebeğin, emzirme gibi aşamalarda göz teması içinde olması önemlidir. Ancak doğum sonrası depresyon yaşayan annelerde göz teması kapasitesi sınırlıdır. Dolayısıyla anne ruhsal çöküntü içinde olduğu için, bebek de annenin bu durumundan olumsuz etkilenir.
DOĞUM SONRASI DEPRESYONUN NEDENİ
Doğum sonrası depresyonu tek ve kesin bir nedene bağlamak mümkün değildir. Doğum, başlı başına hızlı bir süreç değişikliğidir. Ortada yeni edinilmiş bir rol vardır: Anne olmak. Yaşamını sürdürebilmek için her şeyiyle anneye ihtiyaç duyan bebek hissi oldukça yoğun ve yorucu bir ilişkidir. Özellikle duygudurum değişikliklerine yatkın olan hassas bireylerde görülme olasılığı biraz daha yüksektir.
Dış etmenler de durumda belirleyici olabilir. Eşler arası iş bölümü olmaması, babanın süreçte aktif rol almaması gibi.
NELER YAPILABİLİR?
Anne-bebek ilişkisinin güvenli bir zeminde tesis edilmesi için yakın temas önemlidir. Bu açıdan emzirme eşsiz bir fırsat sunar. Bunun yanı sıra, emzirme sırasında hormonlar daha kontrollü bir salınımla sürece katkıda bulunur. Emziren annelerde doğum sonrası depresyonun daha az görüldüğü çalışmalarla desteklenmektedir.
Yapılan bir diğer çalışmada; annenin destekten yoksun olduğu durumlarda bebeğin daha güvensiz bağlandığı gösterilmiştir. Ancak yeterli sosyal destek alındığında aşırı hassas bebeklerde bile ileride güvenli bağlanma sağlanması çalışmanın bir başka sonucudur. Yani destek görmek bu aşamada yeni annenin toplumsal uyum hızında tampon görevi görmektedir denilebilir.
YALNIZ DEĞİLSİNİZ!
Bu durumu yaşayan tek anne olmadığınızı, böyle hissetmenin sizi kötü bir anne yapmayacağını bilmelisiniz. Duygularınızı eşinizle, sosyal çevrenizle paylaşmaktan çekinmeyin. Bunun geçici bir süreç olduğunu ve üstesinden gelmek için ihtiyacınız olan gücün içinizde olduğunu unutmayın.
Yine de baş edemeyeceğinizi düşündüğünüz durumlar olursa profesyonel destek almak işleri sandığınızdan daha kolay hâle getirebilir.